Bu sefer de atlattık da nereye kadar?.. Gelecek nasıl gelecek? Nasıl Gelsin?
Ufuk Tarhan’ın sosyal medya, blog, kitap, vb. linkleri:  https://taplink.cc/futuristufuk

Bu sefer de atlattık da nereye kadar?..
Gelecek nasıl gelecek? Nasıl Gelsin?.. 




Beynimin frontal loblarının farklı çalışmasından mıdır, yoksa başka bir sebebi mi var bilmiyorum.

Ancak daima ve daha çok geleceği düşünen bir halim var. Bunu zaten biliyorsunuz. Hatta fütürist diye adımın çıkmışlığı da bundandır. 

Tarihe (jet hızı ile Wikipedia'ya da giren) 15-16 Temmuz Darbe Girişimi ya da Kalkışma olarak geçen olaylarla ilgili dinlerken, düşünürken de değerlendirmelerim hep;

- Bu sefer de atlattık da nereye kadar?.. Gelecek nasıl gelecek? Nasıl Gelsin? 

sorularına takılıyor...

Kafamdan, içimden geçenleri bu yazı ile paylaşayım, biraz içimi boşaltayım. Sonra da gelecek için çalışmaya  devam edeyim istedim.

İşte şu an için (aslında daima) aklımda dönüp duranlardan bazıları; 

O kadar az bilgi ile o kadar büyük, karmaşık ve Türkiye'yi çok aşan bir konuda kafa patlatıyoruz ki... İrdelemek, düşünmek, sentez, analiz yapmak yararlı ve gerekli. Hatta hayati… Sadece düşünürken, öğrenirken, yeniden düşünürken, yeniden öğrenirken… açıyı biraz daha büyütmek, menzili uzatmak gerek... Bu amaçla, pek çoğuna katıldığım anladığım paylaşımlara katkı olması amacıyla aşağıdaki görüşlerimi paylaşmak istiyorum;
 
Durum...

Türkiye yeni çağlara doğru çoktan yola çıkan mega güçlerin nano, genetik, dijitalleşme, sanallaşma, robotizasyon, yenilenebilir enerji ve uzay teknolojilerine yapmakta olduğu, yapacağı ve yapmak zorunda olduğu yatırımları silah, uyuşturucu vb. ile finanse etmek için kullanılan ve farklılaşamaz isek hep de kullanılacak önemli "pazar" ülkelerden biri.

Ve aslında yaşadıklarımız sanırım bundan ibaret! Silah, savaş sanayii gerçekten, sadece insanlığı korumak amaçlı çalışmadığı müddetçe de böyle sürecek...
 
Çünkü, dünyanın en büyük ekonomik gücünü elinde tutan bu müthiş endüstri için gerekli o müthiş finansmanı ve sistemin sürdürülebilirliğini sağlamak için mega güçlerin hiç kesintisiz silah ve eskilerini satması, çöplerini, üretim fazlasını bir yerlere dökmesi, tüm bunları da bir takım iş/güç birlikleri ile yapması lazım.

Çünkü, ancak karmaşa ve savaşta tüketilebilen ürünler olan “savaş” silahlarının,  “savunma” korkusuna büründürülmüş ve uyuşturulmuş, görüş, algı kabiliyetleri sınırlandırılmış toplumlara, üstelik de eski modellerinin “savunma aracı” olarak satılması ise en verimli belki de tek yol.

Çünkü, diken üstünde, çabuk yükselen ve inen güruhların olduğu ülkeler en verimli pazarlar, en makbul müşteriler...

Yalnız bu modelin çalışması için önemli bir ön koşul var;

Alıcıların yani hedef pazardaki hedef kitlenin öyle fazla… hele derinlemesine hiç düşünemeyen, eğitimsiz, inanç ve din sömürüsü ile bilenmiş, kızgın ve azdırılmış tüketim nedeniyle madden ve manen hep aç, değerlendirme yapamayacak kadar yılgın, adeta uyuşmuş, karmaşa içinde olması lazım... 

Ve bu tür güruhların sürekli inişlerden, hemen ardından çıkışlardan, dönüşlerden, manevralardan, bağrıştan, çağrıştan, abartılı duygusal durum değişikliklerinden sağlıklı düşünme, davranma yetilerini kaybetmeleri lazım...

Şimdi fotoğraflara ve videolara, söylemlere, anlatılan hikayelere vb. bir de bu gözle bakın… Ne görüyorsunuz? Ne diyor tüm yaşananlar?..

Alan kim, satan kim? Kaybeden kim, kazanan kim? 

Ya da tablo hiç değişiyor mu?  Hayır! 

Zaman, mekan, oyuncular, araçlar değişiyor. Yapımcı, yönetmen, senaryo, sahneler hep aynı...


Well done!

Sizleri bilmem ama harabeler içinde "zafer bizim!" diye sevinen zavallıları; keyifle çenelerini sıvazlayarak , puro tüttürerek ekranlarından seyredenler, kendilerine yeni zirilyonlar kazandıran karmaşaya, patlamalara, yıkıntılara gülümseyerek

- Well done!.. Yine iyi iş çıkardı bizimiler 

diyordur... 

Ve ellerini yeni siparişler, yani yeni satışlar getirecek savaş, darbe, kalkışma vb. için heyecanla ovuşturuyordur... 

Eee ne yapalım yani?..

İnsanlığın acilen kendine gelmesi, insanlığına, insani değerlere dönmesi, odaklanması şart. Silah tacirlerinin oyuncağı olma halinden kurtulmak için bilim, teknoloji, eğitim, etik, ahlaki değerlere ve birbirimize saygı, sevgi, şefkatle kitlenmemiz, pozitif yaklaşımlarla çok çalışmamız, fark yaratmamız şart!..

Bunlardan ne kadar uzaklaşırsak daha pek çok karmaşaya da o kadar açık olmaya devam edeceğiz. Her şeye rağmen farkındalıklarımızı geliştireceğine, yaşananların iyi şeylere vesile olacağına inanıyorum, inanmak istiyorum.
#‎gelecekgüzelgelecek‬


Ve özellikle Cumhuriyet Türklerinin inanmak, motive olmak için çok da büyük bir şansı var... Atatürk gibi bir lider tarafından kodlanmışlar. Onun söylediklerini hatırlasak ve takip etsek bile yeter...

"Yurtta barış, cihanda barış!" 

******************

Bu yazıyı yazarken daha önce yine aynı doğrultuda yazdıklarıma da baktım ve üzülerek hemen hemen aynı şeyleri gördüm.  Siz de göz atarsanız, eminim ha vereceksiniz. 

Bu arada şu yazılara da belki göz atmak istersiniz; 

Facebook paylaşımım ve darbeler 
Yeni bir Darbeye hazır olun - Robert Fisk  (Independent de yayınlanan orijinali)  Robert Fisk
2010 da aç-kapa yazısını yazmama sebep olan o zamanki karmaşaların odağı dava
2010 daki gündeme dair bir haber 

******************

Daha iyi bir gelecek için hizmetlerimiz hakkında bilgilenmek, 
Seminer-Workshop-Moderasyon-İçerik-Etkinlik Kurgusu vb. talepleri için görüşmek, 
Özel-özgün çalışmalarla işinize, hayatınıza dair iyileştirmeler yapmak üzere
 Antrenörlük almak 
Stratejik Danışmanlık, İş Tasarımı ve Avatarlığı hizmetlerimizden yararlanmak isterseniz;

Başvuru ve sorularınız için lütfen > burayı tıklayınız

Hizmetlerimiz & Eğitim &  Seminerlerimiz     I     M-GEN Resmi Sitesi (Referans ve Projelerimiz)

Ufuk Tarhan´ın yazı ve haberlerini  Twitter ve Facebook dan takip edebilirsiniz.