8 Mart Dünya Kadınlar Günü - Anlamı, önemi?

8 Mart 1857 tarihinde ABD-New York’ta 40.000 tekstil işçisi çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle bir grev başlatır. Polis ve işçiler arasında kargaşa çıkınca işçiler fabrikaya kilitlenir ve bu sırada yangın çıkar. İşçiler fabrika önünde kurulan barikatlar nedeniyle kaçamazlar. Çoğu kadın 129 işçi can verir (Vikipedi).
Sonraki yıllarda, çeşitli uluslararası sivil toplum örgütlerinin girişimleriyle 8 Mart, cinsiyet ayrımcılığı, kadına şiddet ve kadın ölümlerine dikkat çekmek için Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak adanır. 16 Aralık 1977 tarihinde ise 8 Mart Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edildi. O tarihten sonra 8 Mart’larda tüm dünyada kadın hakları ve cinsiyet eşitliğiyle ilgili farkındalık amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenir. Türkiye’de ise 1921 tarihinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi.
Aslında kutlama değil, anma ve farkındalık artırma günü...
8 Mart, etkinlik ve duygu mesajlarında “kutlama” olarak anılsa da aslında temsil ettiği konular itibariyle her gün, her an aklımızda olması gereken ve çıkış sebebi de şimdiki hali de pek kutlanacak gerçeklere dayanmayan bir gün.
Yıllar içinde evrilerek ama her yıl daha da artan bir ilgi ve önemle “kutlama” diye anılan, farkındalık ya da anma günü olarak algılanması gereken 8 Mart Dünya Kadınlar Günü aslında şu temel konular halledilinceye kadar belki de dünyanın en önemli düzeltme alanı olarak önemsenmeli daha doğrusu önceliklendirilmeli. Çünkü sürdürülebilir ve daha iyi bir gelecek ancak ve ancak kadın-erkek eşitlenirse mümkün olabilecek...
Daha iyi bir gelecek için kadın ve erkek eşitlenecek!
1- Kadına şiddetin her türlüsü tartışmasız şekilde durdurulmalı.
Bunu sağlayacak şekilde anne eğitimi, okul öncesi eğitimden başlamak üzere eğitim seferberliği başlatılmalı ve bu türden suçlar en ağır şekilde affı olmaksızın cezalandırılmalı.
2- Her alanda cinsiyet eşitliği sağlanmalı.
Kadınlara eğitimde, iş hayatında ve siyasette kural ve kotalarla net bir şekilde “pozitif ayrımcılık” yapılmalı. İş ve sosyal yaşamın her alanında cinsiyet eşitliği diğer her konunun üstünde olacak bir şekilde önceliklendirilerek dünyanın belini kıran bu konu artık çözülmeli.
Kadına şiddet konusu neden en acil statüde?
Çünkü bırakın LGBT’yi doğadaki diğer canlıları, daha en temel iki cins olan “kadın ve erkeği” dahi eşitleyemeyen, koruyamayan bir dünyanın hiçbir sorununu halletmesi mümkün değil!
İnsan doğuran, insanı dünyaya getiren ve ilk eğitimini veren annelik gibi önemli bir sorumluluğu taşıyan kadın cinsini eşit görmeyen, ezen, katleden türün “makbul, makul, üretken, verimli, sürdürülebilir, faydalı ve özetle iyi ya da gerekli” bir tür olması söz konusu bile olamaz!
Bu konu neden böylesine acil statüde ele alınmalı sorusuna bir de güncel ve rakamsal gerçeklerle cevap verelim;
Tüm dertlerimizi çözebilecek güçte olan “kadın-erkek eşitliği” için hala 135.6 yıl gerekiyor. Ve hala 365 günde 367 kadın yani günde en az 1 kadın katlediliyor!
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre,
eğer bu kafalarla gidersek, kadın ve erkekler arasındaki eşitsizliğin ancak 2186 yılında yani 168 yıl sonra yakalanabileceği belirtiliyordu.
Bu rakam 2021 raporuna göre 135.6 yıla inmiş olsa da eşitsizliğin kapanabileceği yıl hala 2158 olarak görünüyor. Düşünün kaç nesil daha bu garabet durumla mücadele etmek durumunda olacak… Korkunç! (Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitsizlik Raporu 2021)
%50.6’sı kadın olan ülkemiz, kadın erkek eşitliğinde 2020’ye oranla 3 sıra daha gerileyerek 156 ülke arasında 133’lükle en alt sıralarda yani en kötü durumdakilerin arasında yer alıyor. Bu çok üzücü ve moral bozucu ama aynı anda da alarm veren bir tablo, aşağıdan ve üzerine tıklayarak esas rapordan diğer tüm kategorilerdeki “feci” durumumuzu inceleyebilirsiniz (Kaynak 1 – Kaynak-2).

1- Kadın cinayetleri DURMALI!
Geçen yıl 280 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 217 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu kadınların 33’ü polis veya savcılığa şikâyette bulunmuştu ya da koruma kararı vardı.
- Ocak 2022’de ise 26 kadın cinayeti işlendi, 28 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
- Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden bu yana 200 kadın öldürüldü.
* Anayasa Mahkemesi ilk kez 2021 yılında bir kadın cinayetiyle ilgili yeterli önleyici koruyucu tedbirleri almayan kamu görevlilerinin yargılanmasını istedi. Eski eşi tarafından öldürülen Serpil Erfındık davasında alınan bu karar, kadın cinayetleri ile mücadelede alınan emsal kararlardan biri olarak tarihe geçti.
Kadına şiddet ne noktada, lütfen Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun aşağıdaki raporunu/sunumunu dikkatle okuyun, inceleyin!
