Deprem sonrası yeni hayat, yeni fırsatlar!..
Bu yazımda depremin can alıcı rakamlarına ve genel duruma topluca bakıp yaşananları hatırladıktan sonra fırsatlara, yapılacaklara ve kalkınma için yeni iş-güç olanaklarına değineceğim.
Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen alanlar:
İki büyük deprem, yaklaşık 350.000 km2, Almanya'nın toplam yüz ölçümü kadar bir bölgede hasara yol açtı ve Türkiye nüfusunun %16'sını oluşturan 14 milyon kişiyi etkiledi. En az 35 bin 355 bina yıkıldı. Riskli görüldüğü için yıkılacak binlercesi henüz bu rakamlara dahil değil.
Aralarında Gaziantep Kalesi, Habib-i Neccar Camii, Kahramanmaraş Ulu Camii, Hatay Meclis Binası, Şirvan Camisi, Adıyaman Ulu Camii ve İskenderun'daki Latin Katolik Kilisesi'nin de bulunduğu birçok tarihî yapı ağır hasar aldı veya yıkıldı. Bölgenin turizm gelirleri neredeyse sıfırlanacak düzeyde büyük zarar gördü.
102 ülke Türkiye'ye yardım teklifinde bulunurken 88 ülkeden 9 bin 315 arama-kurtarma personeli deprem bölgelerinde çalıştı. Ermenistan-Türkiye sınırı yardım sevkiyatı için otuz yıl aradan sonra ilk kez açıldı. Uluslararası dayanışma adına dünyaya nasıl kenetlenebildiğini gösteren çok acı ve bedeli ağır ama şefkat enerjisini, saf insani duyguları hatırlatan bir örnek oldu.
Depremlerin bilançosu:
Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından 18 Mart 2023'te yayımlanan rapora göre depremlerin Türkiye ekonomisine toplam maliyeti 2 trilyon lira (103,6 milyar $). Bu, Türkiye'nin 2023 gayrisafi yurt içi hasılasının %9'una denk seviyede büyük bir maddi zarar ve 1999 Marmara Depremi’nin yol açtığı maddi kaybın yaklaşık 6 katından fazla.
Kahramanmaraş depremleri, 69 bin kişinin hayatını kaybettiği Çin’deki 2008 Siçuan depreminin ardından dünyada en çok maddi zarara sebep olan dördüncü deprem olarak kayıtlara geçti. Resmî rakamlara göre en az 50 bin 399 kişi hayatını, 658 bin çalışan geçim olanaklarını kaybetti, 107 bin 204 kişi yaralandı. Ancak, kimliği tespit edilemeyenler ve kayıplar nedeniyle bu rakamların ileride daha da yükseleceğine kesin gözü ile bakılıyor.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK)'e göre deprem bölgesindeki işyerlerinin yüzde 50'si ağır hasarlı. Deprem bölgesindeki esnaf işletmelerinin %31,22’sinin az, %18,29’unun orta ve %50,49’sının ağır hasarlı olduğu açıklandı. Kaynak: https://bit.ly/43nyAJd
Peki bu tablo ile bundan sonra hangi alanlar gelişecek, gelişmeli? Fırsatlar…
Dünyanın ve ülkemizin yaşadığı geçmişteki felaketler analiz edildiğinde görülüyor ki bunun gibi acı olaylar, insanların, şirketlerin, kurumların ve toplumların hayatlarında tabii ki büyük yıkımlara, kırılmalara ve yanı sıra gelişmelere neden oluyor.
Kuşkusuz hepsi atlatılıyor. Hayat “yeni bir normale” dönüyor, dönecek. Fakat bu tür olaylar, binaların ve altyapının hasar görmesi, kayıpların ve yaralanmaların meydana gelmesi, insanların ailesiz, evsiz, işsiz kalması, göç etmesi, vb. nedeniyle sadece doğrudan deprem bölgelerinde değil toplumun tamamında sosyal, ekonomik, psikolojik, politik açıdan derin ve büyük dönüşümler hatta sıçramalar yaşanıyor. Olumlu tarafından bakarsak; afetler, bir yönüyle de yeni iş fırsatları ve kalkınma alanları da yaratıyor. Bunda da öyle olacak. O açıdan değerlendirirsek gelişecek olanlar şunlar;
İnşaat sektörü: Doğal olarak depremlerde birçok bina yıkıldığı ve/veya hasar gördüğü için inşaat sektöründe ve ondan etkilenen tüm alanlarda deprem sonrasında belki de en büyük talep artışı canlanma ve gelişimi yaşanacak. Hastaneler, sahra hastaneleri, vb. yapım işlerinde yepyeni gelişmeler olacak.
Bunu takip edecek diğer öncelikli ve önemli alanlar;
- Kurtarma hizmetleri, kurtarma-sağlık ekipmanları
- Alternatif enerji kaynakları, iletişim-ulaşım
- Yeniden inşa, yapılanma için finansman
- Kalıcı ve mobil acil sağlık hizmetleri, binaları, araçları
- Rekonstruktif cerrahi
- Psikolojik danışmanlık, eğitim, gelişim hizmetleri
- Sosyal faaliyetler, dayanışma-destek yapılanmaları
- Hijyen, gıda, temel ihtiyaçlar, ilaç tedarik, acil tedavi, engellilerle ilgili çözümler
- Afet öncesi hazırlık ve risk azaltma/önleme konuları ve kurumları
- Tüm bu alanlarla ilgili Ar-Ge, bilim ve teknoloji örgütlenmeleri, birimleri
Dileğim, tüm bu alanlarda ve daha fazlasında, felaketin ardından sergilediğimiz muazzam dayanışmayı sürdürmemiz. Yeniden inşa sürecinde birçok iş fırsatı sağlayıp ekonomik canlanma, daha güvenli ve dayanıklı binalar ve sistemler yaratabilmemiz. Kenetlenerek daha güçlü bir toplum haline gelmek adına etkin adımlar atabilmemiz. 1995 Kobe depreminden sonra Japonya'da neler olduğuna bakmak hepimize epey fikir ve umut verecektir diye düşünüyorum.
Bu yazıyı Platin Dergisi için yazdım. Tamamını buradan okuyabilirisiniz
Daha büyük okumak için kupür'e tıklayın.
******************
Ufuk Tarhan'ın “Yarının İşini Yarına Bırakma” kitabı için > https://yarininisiniyarinabirakma.com/
Ufuk Tarhan'ın “T-İnsan” kitabı için > https://www.t-insan.com
Bireysel Antrenörlük almak için > https://goo.gl/6RfGXa
Stratejik Danışmanlık, İş Tasarımı ve Avatarlığı hizmetlerimizden yararlanmak isterseniz; lütfen > burayı tıklayınız
Hizmetlerimiz & Eğitim & Seminerlerimiz I M-GEN Resmi Sitesi (Referans ve Projelerimiz)
Ufuk Tarhan´ın yazı ve haberlerini LinkedIn, Instagram, Facebook, YouTube, Twitter 'dan takip edebilirsiniz.